19 Kasım 2009

Siyaset Yapmak

Ülkemizin görünen en büyük problemi yanlış siyasettir. Yanlış siyasetten kastım şudur. Türkiye demoktarik bir ülke. Bu demek oluyor ki halk, kendi kendini yönetiyor ve içlerinden 550 kişiyi de meclise göndererek kendilerini temsil edecek kişileri belirliyor. Bu 550 kişinin içinde farklı siyasi görüşlere sahip insanlar var. Bu da demokrasinin bir gereğidir. Ancak bu noktadan sonra sorunlar çıkıyor.


Biz 550 kişiyi seçip mecliste bizi temsil etmeleri için gönderiyoruz, sonrasında da her yaptıklarını eleştiriyoruz. Bu doğal hakkımız, fakat sınırlarını aşmamak kaydıyla. Biz X siyasi görüşü benimsiyorsak, Y siyasi görüşünü benimseyen partinin her yaptığını eleştiriyoruz. Bu yanlıştır. X görüşü benimseyen herkesin doğruları doğru, Y görüşü benimseyen herkesin doğruları ise yanlış değildir. Hangi görüş benimsenirse benimsensin, karşı tarafın yaptığı "iyi" işleri desteklemek bizim Vatan Borcumuzdur. 


"Ben ülkemi seviyorum", "Ben bu ülke için herşeyi yaparım", "A milletinden oluşan toplum Türkiye'de barınamaz", "B milletinden oluşan toplum sesini kesip oturacak, ya da ülkeyi terkedecek", diyen bir millet tarih sayfalarına gömülmek için elinden geleni yapıyor demektir. Nitekim Osmanlı Devleti 700 sene TÜM DÜNYAYA adaletle hükmetmiş, ırk, dil, din, renk ayrımı yapmamış, herkese saygı duymuş ve saygı kazanmıştır. Osmanlı zamanında kürtlerde, alevilerde, lazlarda, çerkezlerde eşit haklara sahip olmuş ve hiçbir ayaklanma içerisinde bulunmadan yıllarca huzurla yaşamıştır. Fakat günümüzde, Türk'ler dışında kalan toplumların Türkiye içerisinde seslerini duyurma çabaladı olduğuna şahit oluyoruz. Bunu eleştirmek yerine sebeplerini anlamak, sorunu çözmemiz için en önemli adımdır.


"Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur"... Bu sözü ortaya atan kişinin emin olun ki ülke sevgisi yoktur. Bu kişi ayrımcılık yapmış ve etnik kimlik ayrımı yaparak Türk'ler ve diğerlerini karşı karşıya getirmeye çalışmıştır. Türk'ün neden Türk'ten başka dostu olmasın. PKK ile mücadelemizde şehit olan evlatların yüzde kaçı Türk, kaçı laz, kaçı kürt, kaçı çerkez. Hep birlikte bu mücadelenin içinde değilmiyiz ?.. Çatışmaya girdiklerinde Kürt ile Türk gençleri birbirinin sırtını kollamıyor mu ?.. Gerektiğinde bir kürt genci, bir Türk genci için merminin önüne kendini atmıyor mu ?.. Peki neden onları dışlamaya çalışıyoruz ?.. Onları dışlamak yerine gerçek haklarını vermek durumundayız. 


Konuştuğum insanların çoğu bana; her hakları var, ben ne yiyorsam o da yiyor, seçme seçilme hakkı, eğitim alma hakkı var neden isyan ediyorlar. Bende soruyorum. Hiç Hakkari'ye, Şırnak'a, Kars'a gittiniz mi diye. Biz İstanbul'dan, Ankara'dan rahat rahat konuşuyoruz. Çünkü burada terör yok. Olsa da silahlı değil. Ama onlar her an ölme korkusuyla yaşıyor. Bazıları da oradaki insanlar için, "PKK onlar zaten, onlar olmasa PKK yaşayamaz" diyor. Soruyorum, bir grup terörist kapınızı çalsa, "ya bizi barındırır, saklar, karnımızı doyurursun, ya da kızın, karın, oğlun bizimle dağa çıkar, seni de öldürürüz" dese ne yaparsınız ?.. Eminim canımı bağışla, çocuklarıma dokunma ne istersen yaparım dersiniz. İşte o insanlar bunu hep yaşıyor. Her an kapılarının çalınma tehlikesiyle yaşıyor. Onlara yapılacak en büyük yardım ise devletin sıcak yüzünü göstermek, askerine, hükümetine, polisine, kısaca Türkiye'ye güvenini sağlamaktır. Onlar canlarının askerimiz tarafından korunduğunu bilirse, terörden korkmaz, ya da zorunlu şekilde destek olmak durumunda kalmaz. Dahası kendini güven içinde hisseden bir toplum, içinden ne cevherler çıkarır. Orada saklı kalmış ne beyinler var. Belki geleeğin doktorları, hakimleri, siyasetçileri, iş adamları orada korkuları yüzünden kendilerini ortaya koyamıyorlar. Bizim görevimiz bunların önce güvenliğini sağlamak, sonra da bu cevherleri ortaya çıkarmak olmalı. İşte o zaman gerçek vatanseverlik ruhu, Osmanlı ruhu ortaya çıkacaktır.


Günümüzde iktidar partisinin burada yaşayan topluma kazanılmış haklarını kullanabilmeleri için çalışmalar yaptığını gözlemlemekteyiz. Bunun bize ne faydası var ?.. Şu faydası var. Terörün ilk ortaya çıktığı dönemden bu yana 400 Milyar TL ( 400 Katrilyon ) para harcanmış. Bu ne mi demek ?. Türkiye'nin dış borcunun faizleri vs dahil 262.9 Milyar TL olduğunu düşünürsek bunun hesbını yapmak zor olmasa gerek. Bu para dış borcu kapattığında Geri kalan ~ 140 Milyar TL yatırıma dönüştürülebilirdi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Batı kentleri seviyesine getirilebilirdi. Aradaki sınıf farkları kaldırılabilirdi. İşte esas bam telinin koptuğu nokta. Siz borçsuz bir ülke olduğunuzda "büyük" ve "sözü geçen" bir ülke olacaksınız ve komşularınıza bir sözünüz ile terörü desteklememeleri için baskı yapabileceksiniz. O terör zaman sizin sınırlarınızdan kaçıp Irak sınırlarına giremeyecekti. Girdiğinde Irak askerinin de Türk askerinin yaptığını yapacağını bilecekti. İşte terör böylece bitecekti. Faydalardan bahsetmiştik. İşte en büyük faydası bu olacaktı. O insanların kendine ve devletine güveni geleceği için PKK barınamayacaktı. PKK en büyük silah olarak T.C devleti size zulmediyor, asker sizi yaşatmaz cümlelerini kullanıyor. İşte biz onlara sıcak yaklaşsaydık, PKK'nın bu hain planları işlemeyecekti. 


Gelelim Türk vatandaşların hatalarına. Bizim şu anda yaptığımız en büyük hata FANATİK siyaset yapmak. Futbol takımı tutar gibi parti tutuyoruz. İlk cümlelerimde belirttiğim gibi A partisinin Fanları, B partisinin her yaptığını eleştiriyor. Böyle olmaz !.. B partisinin yetkilileri de taraftarları da A partisine, yaptığı iyi işlerde destek olmalı. Muhalefetin görevi eleştirmek ise, eleştirdiği konuda daha iyi bir fikri olmalı. Ben "xx"ciyim, ben "yy" ciyim. O parti hep hata yapıyor. Bir elime geçirirsem... Ne olacak. Ne yapacaksın. Şimdi sen böyle yaparak siyaset mi yaptığını sanıyorsun. Ya da bu şekilde vatan sevgini mi ortaya koyuyorsun. Yoksa seni bıraksalar dağa çıkıp 1 haftada terörü bitirebilir misin ?. Peki sana da fırsat verildi zamanında. Neden bitiremedin ?.. Şimdi konuşmaya hakkın var mı ?.. YOK... Siyaseti bilmiyorsam konuşmam. Yorum yapmam. Eleştirmem. Önce siyaseti öğrenmem gerekir. Önce konuşmayı, tartışmayı, eleştirmeyi öğrenmem gerekir. Yoksa bir gün mutlaka susturulurum... 


Gençlerimiz hakkında da birşeyler söylemek istiyorum. Bu ülke geçmişten beri hep üniversitelerden korkmuştur. Daha doğrusu orada yaşanacak olaylardan korkmuştur. 80 askeri darbesi üniversitelerin karışmasıyla yapılmadı mı ?. Karşıt görüşlü eylemciler hep üniversitelerde olay çıkarmadı mı ? Evet hep üniversiteler.. Peki neden ?. Neden doğru düzgün eğitim almaya uğraşmıyorsun. Sen eğitimini al, askerliğini yap, vatana bir iki faydan dokunmaya başlasın. O zaman vur masaya yumruğunu. Duyur sesini. Ama üniversitede birbirine sandayle fırlatma, silahla okul basma, rehin alma. Bunlar senin işin değil. Sen okuyacaksın. Sen öğreneceksin. Sen ADAM gibi ADAM olacaksın ki, bugünkü siyasetçilerin yapamadığını yarın sen yapacaksın. Sen bir öğrencisin. Öğrenci gibi davran. Ben teknikerim, tekniker gibi davranmalıyım, diğeri doktor, o hastalarına baksın, öteki avukat, hakim, hukuka sahip çıksın. Şimdi denilebilir ki ben konuşmyayım sen konuşma kim konuşsun. Yahu iktidar partisinin karşısına muhalefet partisi koymuşsun. Bırak senin söylemen gerekenleri onlar söylesin. Siyasetçi siyaset yapsın. Senin üniversite karıştırman onun da işini engeller, iktidarın da... Ben söz hakkım olmadığı hiçbir alanda eleştiri yapmam. Siyasette eleştiri yapmak için siyasete girersin, yaparsın. Ama farklı meslekteki insanlar kendi işlerini yapmaz siyasetle uğraşırsa, insanlar doktor bulamaz, avukat bulamaz, fırıncı bulamaz, su tesisatçısı bulamaz. Bulmak için aradıklarında onların siyasetle uğraştıklarını görür. Bu uç bir örnek tabi ki. Vermek istediğim ana fikir, hangi alanda sesini duyurmak istiyorsan o alana yönel...


Cümlelerime bir söz ile son vermek istiyorum. Herkes "Allah Türk'ü korusun" der. Bende diyorum ki Allah müslüman olan herkesi korusun. Allah dostu olmayan kimse Türk olamaz...


NOT: Makale içeriği tamamen tarafıma aittir. İzinsiz kopyalanması durumunda yasal işlem yapılacaktır.
Chinaphnblog / Adem Altıntaş


Hiç yorum yok: